Türkiye sanayide üretim merkezi olma yolunda
Asmalı, Türkiye’nin COVID-19 salgınında özellikle güçlü sanayisi, nitelikli insan gücü, esnek üretim kapasitesi, stratejik konumuyla dünya küresel ekonomisinden pozitif ayrıştığını dile getirdi.
Türkiye’nin özellikle son 20 yılda sanayi politikalarına verdiği öneme işaret eden Asmalı, şunları aktardı:
“Türkiye’nin 2002 yılında sanayinin gayrisafi yurt içi hasıladaki payı yüzde 16,9’lardayken, 2022’de bu oran 22,1’e çıkmıştır. Türkiye geçmiş yılların aksine özellikle son 10 yılda güçlü sanayi politikasıyla büyük bir büyüme ivmesi yakalıyor.
Bu bakımdan ülkemizin geleceği adına bu sevindiricidir. Çünkü imalat sanayisini, kapasitesini artırdığınız oranda hem işsizliği aşağıya çekiyorsunuz hem de dünyada rekabet gücünüz büyük bir şekilde ön plana çıkıyor.”
“20 yılda yaptığı bu büyük sıçrama büyük bir başarıdır”
Asmalı, Türkiye’nin topyekun bir büyüme potansiyeli olduğunu ifade ederek, ülkenin sanayisi gelişirken birçok alanda da çok büyük gelişmeler yaşandığına dikkati çekti.
Enerji altyapısının geliştiğine, yenilenebilir enerji alanında da çok ciddi bir potansiyel ve ivme kaydedildiğine işaret eden Asmalı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ürettiğinizi satmak için sonuçta yollara, limanlara, havalimanlarına, deniz limanlarına ihtiyacınız var. Türkiye bu alanda da çok büyük ivmeler kazanmıştır. Ülkemiz özellikle savunma sanayinde çok büyük bir üretim merkezi olmuştur. Artık dünyayı şekillendiren en büyük üretim merkezlerinden biri olmuştur.
Türkiye otomotiv ve yan sanayisi başta olmak üzere makine, beyaz eşya üretiminde çeşitli tekstil ve gıda üretiminde çok önemli bir üretim merkezi olmuştur. Bütün bunları topyekun düşündüğümüz zaman Türkiye’nin son 20 yılda yaptığı bu büyük sıçrama büyük bir başarıdır.”
Türkiye’nin 2023’e girerken büyük bir deprem felaketiyle de sarsıldığını, “asrın felaketi” olarak tanımlanan deprem sonucunda çok büyük imar faaliyetlerine girdiğini hatırlatan Asmalı, ülkenin sağlam ekonomik, sanayi altyapısı, üretim gücü ile bu büyük afetin de üstesinden gelebilecek potansiyel ürettiğini kaydetti.
Mahmut Asmalı, Türkiye’nin 2022 sonunda 254,2 milyar dolarlık büyük bir ihracata imza attığını belirterek, şöyle devam etti:
“2023 yılında bu ihracatımızı çok daha geliştirecek potansiyele ve hedefe kilitlenmişken malum hepimizi etkileyen 6 Şubat depremi ile sarsılmıştık. Esasen bu depremin ekonomiye olan etkisini hepimiz biliyoruz.
Türkiye’de yüzde 4 gibi deprem bölgesine yapılan yatırımlardan dolayı böyle bir açık oluşacağını tahmin ediyoruz. Ama Türkiye bu güçlü ekonomik potansiyeliyle beraber bütün deprem bölgesindeki yaraları saracak güç ve kabiliyettedir. Bu her ülkenin tek başına atlatacağı bir husus değildir.”
“Türkiye 2050’de dünyanın 10 büyük ekonomisi arasına girecektir”
Asmalı, Türkiye’de sanayi alanında yapılan yatırımlar ile birlikte ticaret hayatını kolaylaştıran da birçok yeniliklere imza atıldığını, Türkiye’de ticaret yapmanın hızının çok arttığını ifade etti.
E ticaret, e-devlet işlemleri gibi Türkiye’nin dijitalleşme yönünde de çok büyük çabaların içine girdiğini vurgulayan Asmalı, şunları kaydetti:
“Tüm bu gelişmeler Türkiye’nin 2002’de dünya ticaretinden aldığı pay çok az iken 2022’de dünya ticaretinden Türkiye’nin aldığı pay yüzde 1,02 oranlarına çıkmıştır. Türkiye OVP ile gündeme gelen yapısal reformları da tamamlanmasıyla birlikte OECD ve Dünya Bankası raporlarında da var, 2050’de dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girecektir. Türkiye’nin bu potansiyeli ve kapasitesi vardır.
Esnek üretim kapasitesiyle yetişmiş insan gücüyle üretimdeki çeşitliliğiyle lojistik avantajlarıyla ki birçok gelişmiş ülkeye 3-4 saat mesafedeyiz, limanlarıyla demir yollarıyla kara yollarıyla Türkiye çok büyük bir potansiyele sahiptir. OVP’nin eki olan 7 ana başlıkta sıralanan yapısal reformlar var. Bunun içinde eğitim, yargı, mali disiplin, afetlere hazırlık durumumuz, istihdam, kamu maliyesi, kamu disiplini var. Dolayısıyla birçok başlıklarda reformlar hazırlanıyor.”
Asmalı, 5 yıllık 12. Kalkınma Planı ile Türkiye’nin, gelecekte çok daha rekabetçi, hem kamu kaynaklarını hem özel sektörün kapasitelerini çok daha verimli kullanan bir anlayışla “Türkiye Yüzyılı”nda dünyada sözü geçen, itibar edilen, sanayisiyle siyasetiyle çok büyük bir ülke olacağına inandıklarını kaydetti.