“Ata tohumu ekmek yasak, tohumların genetiği bozuldu” iddialarına net yanıt!
Haber albümü için resme tıklayın
Türkiye ve dünyadan bilim insanlarının yer aldığı Tohum Platformu, son yıllarda özellikle sosyal medyada sıkça yer alan “ata tohumu ekmek yasak, zehirli tohumlar, genetiği bozuldu” gibi bilimsel temeli olmayan paylaşımların, biyogüvenlik ve Tohumculuk yasaları çerçevesinde değerlendirilip açıklama yapılması, yanlış bilgi verenlerle ilgili dezenformasyon yasası uyarınca gereğinin yapılmasının elzem olduğunu bildirdi.
“Ata tohumu ekmek yasak değil”
“Peki neden gün geçmiyor ki sosyal medyada gazetecisinden, tıp doktoruna hemen herkes ‘ata tohumu ekmek yasak, bizi zehirli tohumlarla zehirliyorlar’ gibi sansasyonel açıklamalar yapabiliyor?” diye sorun Tohum Platformu’ndan Prof. Dr. Nusret Zencirci, şunları kaydetti:
“Türkiye’de ata tohumu ekmek yasak değildir. Sadece tescilli olmayan ata tohumlarının tohum olarak çoğaltılması ve para karşılığı kontrolsüz ortamlarda satışı uygun değildir.
Tarım devriminin üzerinden 12 bin yıl geçti. İnsan eliyle her yıl yeniden ekilen tohumların içinden en sağlıklı olanlar toplanarak bir sonraki yılın tohumları ayrıldı. Nüfusun az olduğu zamanlarda bahçedeki en iyi tohumları seçmek yıl boyunca muhafaza etmek ve o tohumlarla tekrar üretim yapma yöntemi belirli bir zamana kadar yeterli olsa da nüfusun artması sonucu yerelde sahip olduğumuz tohumlardan elde ettiğimiz üretim artık yeterli gelmemektedir.
“Tohumculuk bilimdir”
1950 yıllarında Islah ve melezleme yöntemiyle doğada uzun sürede doğal seleksiyonla yapılan ıslah, bilim insanları tarafından tohumun genetiğine zarar vermeden kontrollü ortamlarda yapıldı. Bu sayede buğday gibi pek çok tarım ürününün verimi artırılmış oldu.
Tohum üretme işi tüm dünyada Tohumculuk Kanunu ile tohum üretme izni olan kurumlar tarafından çiftçilere yaptırılmakta. Üniversiteler, Araştırma Enstitüleri, Özel şirketler gerekli izin ve şartları sağlayarak tohum geliştirebilir, üretebilir. Türkiye tohumculukta son 10 yılda önemli başarılar kazandı şu anda önemli bir ihracatçı konumunda.
Bilimsel tohumculuk çalışmalarını Atatürk başlattı
Türkiye’nin bu konudaki ilk kurumu Eskişehir’de Islah-ı Büzur İstasyonu adı altında Atatürk’ün önderliğinde kurulmuştur. Arkasından İstanbul’daki Atatürk Havalimanının yerindeki Yeşilköy Deneme İstasyonu, Adapazarı ve Ankara’daki Tohuım Islah ve Üretme İstasyonları kurulmuştur. İşletmelere Atatürk’ün isteğiyle dünyanın en önemli bilim insanları davet edilmiş Türk tarımının modernleştirilmesi, tarım haritasının çıkarılması, tohum ıslah çalışmalarının yapılması amacıyla çalışmalar başlatılmıştır.
1950 yılında 5433 sayılı yasa ile kurulan “Devlet Üretme Çiftliklerinde” çeşit geliştirme yapılırken, 1953 yılında A. Ü. Ziraat Fakültesi Bitki Yetiştirme ve Islahı Kürsüsü Tarım Bakanlığı adına tahıl tohumluklarının “Kontrol ve Sertifikasyonuna” başlamış 1963 yılında Uluslararası Tohum Test Birliğine üye olunup; ülkemizde çeşit geliştirme ve tohumculuk çalışmalarında uluslararası kurallar uygulanmaya başlamıştır. Bu sayede kaliteli belli standartlardaki tohumların üretimi, çiftçi ile paylaşımı ve ülkenin kendi kendine yeterliliği sağlanmıştır.
“Sertifikalı tohum kullanmak standart sağlar, çiftçiye, ülkeyi korur”
Tohumculuk Kanunu’nun, Tescilli Sertifikalı Tohum Kullanımının Amacı;
– Ülkemiz gen kaynaklarının kayıt altına alınması
– Tohumluk üretim alanlarının belirlenmesi, üretim, satış, dağıtım gibi ticari faaliyetleri yürütecek gerçek veya tüzel kişiliklerin ruhsatlandırılması
– Meslek birliği ve Türkiye Tohumculuk Birliğinin kurulması
– Kanun kapsamında kayıt altına alınan tohumları kullanan üreticinin herhangi bir zarar durumunda zararının tanzim edilmesidir.
– Tohumluk olarak kullanılacak tohumların tescil altına alınması (bir bakıma nüfus kâğıdı) ve tescilli tohumlara devlet desteğiyle üretimin artırılması, verim ve kalite standardının artırılması amaçlanmaktadır.
Tescilli sertifikalı tohumlar, tarımsal arz ve talep dengesini sağlar”
– Tarımsal üretimin sürdürülebilirliği ve arz talep dengesinin sağlanabilmesi için yıllık mahsul verimi standardı; gıda güvenliği ve güvencesi için çok önemlidir.
– Gıda fiyatları yükselir, ihracat bozulur.
– Tescilli olmayan tohumların yıldan yıla verimi düşer, bu da üretim standardını bozar. Oysa tescilli tohumlarda her yıl aynı kalite standardında verim alınır.
– İhracat dengesi sağlanır.
“Binlerde yıllık tohum buldum” yalanı!
Hem ıslah çeşitler hem de yerel çeşitler kimliklendirilip, yerinde koruma yöntemi ile ve gen bankalarında korunmaktadır. Çeşitli STK ve özel girişimlerin tohum bankaları kurup tohumları uygun olmayan ortamlarda sakladıklarını iddia etmeleri, halkın yanlış yönlendirilmesine neden olmaktadır. Oysa tohumuna göre değişmekle birlikte tohumlar en fazla 10 yılda eğer belirli ısı ve nem altında muhafaza edilmez ise döllenme özelliğini kaybederler. Bu bakımdan “sandıkta bin yıllık tohum buldum, duvarda sakladım” gibi bilgiler de doğruyu yansıtmamaktadır.
“Tohum Takaslar, genetik zenginliği tehlikeye atıyor”
Hali hazırda tescil edilmiş 37 adet ata tohumu olup, bunlar izni olan tohumculuk şirketleri tarafından çoğaltılıp satılabilir. Hali hazırda Gen Bankalarında 40 binden fazla tahıl materyali bulunmaktadır. İsteyen herkes kendi bahçesinde, ilinde sahip olduğu her türlü tohumu ekebilir, komşusuyla paylaşabilir. Tohumculuk yasasına göre yerel çeşitler yerinde korunmalı ve çoğaltılmalıdır. Farklı coğrafyalara taşındığında uzun vadede genetik özelliklerini kaybedebilir.
Ata tohumlarının ya da herhangi bir tohumun kontrolsüz şekilde dağıtılması “tohum takas yöntemiyle” paylaşılması uzun vadede Anadolu’nun genetik zenginliğini tehlikeye sokacak olup günümüzde zaten sorunlar başlamıştır. Siyez, kavlıca gibi çeşitler yıllardır kontrolsüz dağıtıldığından tüm Anadolu’da saf hatlar etkilenmektedir. Bu anlamda Türkiye’nin zengin biyoçeşitliliğinin uzun vadede tehlike altına girebileceği hususuna dikkat çekmek istiyoruz.
“Kontrolsüz Tohum Takaslar, istilacıların yayılmasına neden oluyor”
Diğer bir sorun da biyogüvenlik yasaları gereği tescilli olmayan ve kontrollü bir ortamda üretilmeyen yerel çeşitlerin kontrolsüz ortamlarda paylaşılması sonucunda çeşitli hastalıkların, istilacı hayvan ve bitki türlerinin tüm ülkeye yayılması riskidir. Son yıllarda tarımımızı ciddi tehlikeye sokan kokarca, tırtıl gibi birçok istilacı tür kontrolsüz tohum takaslar ve tescilli olmayan tohumların ekilmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Söz konusu istilacıların tarıma yıllık zararı 423 milyar doları aşmakta olup, ülkemizde son yıllarda yaşanan ve fındığı etkileyen kokarcanın bu kadar yaygınlaşmasının sebeplerinden biri kontrolsüz tohum paylaşımıdır.
“Anadolu’nun genetik kaynakları yurt dışına çıkarılıyor”
Son yıllarda iyi niyetle de olsa yerel yönetimler, kamu kurumları ve STK’ların desteklediği tohum takaslar nedeniyle ülkemize ait birçok yerel çeşit yurt dışına kaçırılmıştır. Ulusal kanallarda ata tohumu ile ilgili yapılan programlarda zaman zaman bilimsel olmayan bilgiler paylaşılarak halkın doğru haber alma özgürlüğü engellenmektedir.
“Ata tohumu ekmek yasak, ata tohumları sağlıklı, ıslah çeşitleri zehirli” türünden açıklamalar uzun vadede toplumda beslenme alışkanlıklarını, üretimi olumsuz etkileyip piyasada haksız rekabete de neden olmaktadır.
Sonuç olarak bu türden açıklamaları yapanlara dezenformasyon yasası gereği neden müdahale edilmediği sorusunu sorup, uzun vadede bekleyen sorunlara Tohum Platformu olarak dikkat çekmek istiyoruz.”